Bugün Merkez Bankası’nın kuruluşunun 91. yıl dönümü. 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi’nde fikir olarak doğan ve 3 Ekim 1931’de faaliyete geçen Merkez Bankası’nda yirmi beş başkan görev yapmıştır.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bugün 91. kuruluş yıl dönümünü kutluyor.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Kurtuluş Savaşı ile kazanılan siyasi bağımsızlığı ekonomik bağımsızlık yoluyla güçlendirmek için devletlerin para politikalarını bağımsız olarak belirleme eğilimleri ve bir merkez bankası kurma çabaları artmıştır.
Bu konunun ilk tartışıldığı 1923 İzmir İktisat Kongresi’nde bir “milli devlet bankası” kurulması fikri üzerinde durulmuştur.
1927’de dönemin Maliye Bakanı Abdülhalik Renda’nın sunduğu bir merkez bankası kurulmasına ilişkin yasa tasarısı kabul edilirken, 1928’de Türkiye’ye davet edilen Hollandalı merkez bankacısı Dr. G. Vissering hazırladığı raporda bağımsız ve bağımsız bir merkez bankasına ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. Bir yıl sonra İtalyan uzman Graf Volpi, Türk parasının istikrarını sağlamak için bir merkez bankası kurmanın şart olduğunu belirtti.
YASA 1930’DA GEÇİLDİ
Bu gelişmelerin ardından hükümet, bir merkez bankasının kurulması için gerekli yasal çerçeveyi hazırlamak için adımlar attı. Lozan Üniversitesi’nden Prof. Leon Morf’un katkılarıyla Merkez Bankası kanun taslağı hazırlandı. Kanun tasarısı, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 11 Haziran 1930’da onaylandı. 30 Haziran 1930 tarihli Resmi Gazete’de Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 1715 Sayılı Kanun adıyla yayımlanmıştır.
3 Ekim 1931’de çeşitli kurum ve kuruluşların işlevlerini tek çatı altında toplayarak faaliyetlerine başlayan Merkez Bankası, bugün 91. kuruluş yılını kutluyor.

BANKNOT BASIMI BAŞLATILDI
1940’lı yıllarda, İkinci Dünya Savaşı’nın olumsuz etkileri hissedilirken, Türkiye Merkez Bankası da tüm dünyada olduğu gibi kamu kesimi finansman açığını kapatmaya yönelik uygulamaları hayata geçirdi.
1950’lerde büyüme ve hızlı kalkınmanın finansmanı merkez bankası kaynaklarından sağlanıyordu. Hazine’ye kısa vadeli avanslar verilerek banka fonları kamuya açıldı. Bu dönemde merkez bankası için bir diğer önemli gelişme ise 1955 yılında banknot basım fabrikasının kurulması ve 1957 yılından itibaren ülkede banknot basımı olmuştur.
1960’lı yıllarda planlı ekonomiye geçişin gerçekleşmesiyle birlikte, merkez bankası ekonomik koşullara ve sektörel gelişmelere paralel olarak genişletici bir para politikası izlemiş ve halka kaynak sağlamaya devam etmiştir. Bu dönemde kambiyo kontrolüne ilişkin uygulamaların çoğu merkez bankasına devredilmiştir.
HUKUK NO. 1211
1211 sayılı TCMB Kanunu, II. Dünya Savaşı sonrası değişikliklere uyum sağlamak ve merkez bankası etkinliğini artırmak amacıyla 14 Ocak 1970 tarihinde kabul edilmiştir. Böylece merkez bankası, tarihinde yeni bir dönem başlatmış ve o dönemin ekonomik ve merkez bankası yeniliklerini kısmen yansıtan bir yapıya kavuşmuştur.
Söz konusu kanun bankanın hukuki yapısında, teşkilat yapısında, yetki ve yükümlülüklerinde önemli değişiklikler getirmiştir.
Anonim şirket statüsünü koruyan merkez bankasının sermayesi 15 milyon liradan 25 milyon liraya çıkarıldı. Kanun ayrıca Hazine’nin hisselerinin yüzde 51’den az olmamasını şart koşuyor.
CUMHURBAŞKANLIĞI VALİLİ OLDU
1211 sayılı Kanun’un getirdiği bir diğer yenilik de “vali” olarak bilinen cumhurbaşkanlığıydı. Dış temsilcilik ve ilişkilerde eşitliği, protokolde eşitliği sağlamak amacıyla kurulan cumhurbaşkanlığına ilk olarak Naim Talu atandı.
Valiliğin yanında, başkan ve başkan yardımcılarından oluşan “Yönetim Kurulu” adı verilen yeni bir karar organı kuruldu. Bankanın en yüksek karar organı olan 8 kişilik Yönetim Kurulu, 6 kişilik Yönetim Kurulu’na dönüştürülmüştür.
İlgili kanun, merkez bankasının görev ve yetkilerini genişletmek amacıyla önemli yenilikler de içeriyordu. Hazineye verilebilecek kısa vadeli avans tutarının üst sınırı, söz konusu yıl için bütçe ödeneğinin yüzde 15’i oranında artırılmıştır.

1980’DEN SONRA
1980’lerdeki ekonomik gelişme hem Türkiye hem de merkez bankası için bir dönüm noktası oldu. 24 Ocak 1980’de açıklanan kararlar Türkiye ekonomisinde yapısal bir değişimi başlatmıştır.
Finansal serbestleşme süreci ile birlikte TCMB’nin para ve döviz kuru politikalarını piyasa ekonomisine uygun olarak yürütebilmesi için gerekli altyapının sağlanmasına yönelik önemli adımlar atılmıştır. Para politikası kapsamında mevduat ve borç verme oranlarının piyasa koşullarına göre belirlenmesine karar verilmiştir.
SABİT MÜFREDAT KALDIRILDI
Türk parasının yabancı para birimleri karşısında devalüe edilmesiyle sabit kur rejimi kaldırılmıştır. 1983 yılında TCMB’ye altın ve döviz rezervlerini etkin bir şekilde yönetme yetkisi verilmiştir. 1987 yılında açık piyasa işlemlerine başlayan banka, modern para ve döviz piyasalarının kurulmasına da öncülük etmiştir.
1989’da Türk parasının değerinin korunmasına ilişkin 32 Sayılı Karar, ticari kuruluşların döviz ticareti yapmasına izin verdi ve Türk parasının konvertibl olduğunu ilan etti ve nispeten daha esnek bir döviz kuru rejimi getirdi. 1990 yılında kamuya açıklanan ilk döviz programı ile banka, piyasanın likidite ihtiyacını döviz kurları ve faiz oranlarının istikrarını bozmadan karşılamayı amaçlamıştır.
21 Nisan 1994 tarihinde Hazine Bakanlığı tarafından merkez bankası fonlarının kullanımı sınırlandırılmıştır. Ayrıca 1997 yılında imzalanan bir protokol ile Hazine Bakanlığı’nın 1998 yılından itibaren TCMB’den kısa vadeli avans kullanamayacağına hükmedilmiştir.
2001 YILINDA ARAÇ BAĞIMSIZLIĞI
Merkez Bankası’nın 1995-1999 yıllarında izlediği politika, finansal piyasa istikrarını sağlamaya yönelikti. Enflasyonun kontrol altına alınamaması üzerine 2000 yılında döviz kuruna dayalı yeni bir istikrar programı uygulamaya konmuştur. Ancak aynı yılın sonlarına doğru ekonomide artan güven kaybı ve 2001 yılında patlak veren kriz programın sonlanmasına neden olmuştur. Bunun doğal bir sonucu olarak, 22 Şubat 2001 tarihinde döviz kurları dalgalanmaya bırakılmıştır.
25 Nisan 2001 tarihinde ekonomide yaşanan kriz sonrası yapısal değişikliğin ardından Merkez Bankası Kanununda önemli değişiklikler yapılmıştır.
Fiyat istikrarının sağlanması TCMB’nin temel amacı olarak net bir şekilde belirlenmiştir. Bu çerçevede, TCMB’nin kendi para politikası uygulamalarını ve araçlarını doğrudan belirlediği tespit edilmiştir. Böylece banka araç bağımsızlığına kavuşmuştur. Banka’nın fiyat istikrarını sağlama hedefiyle çelişmemek kaydıyla hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını destekleyeceği kararlaştırılmıştır.
Finansal istikrarın sağlanması bankanın ana hedefi olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda, bankanın Hazine ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına avans vermesi, kredi vermesi ve bu kuruluşlarca ihraç edilen borçlanma senetlerini birincil piyasadan satın alması yasaklanmıştır. Bu sayede bankanın kamu finansman ihtiyacının kaynağı olmasının önüne geçilmiştir.
Bu dönemde para politikası stratejilerini ve karar alma mekanizmalarını kurumsallaştırmak amacıyla Para Politikası Kurulu (PPK) da kurulmuştur.

6 PARADAN SIFIR ÇEKİLDİ
2002 yılına gelindiğinde, modern bir para politikası stratejisi olan enflasyon hedeflemesi rejimi uygulamaya konulmuştur. 2002-2005 yıllarında örtülü enflasyon hedefinin getirildiği dönemde, rejimin ihtiyaç duyduğu ihtiyaçları karşılamaya çalışıldı. Merkez bankasının teknik ve kurumsal altyapısı güçlendirildi, tahmin modelleri geliştirildi ve veri seti genişletildi. Bu süreçte Araştırma Genel Müdürlüğü, Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü olarak yeniden yapılandırılmış ve iletişim politikasının etkinliğini sağlamak üzere İletişim Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
2005 yılından bu yana, politika kararlarının öngörülebilirliğini artırmak için yıllık PPK toplantı tarihleri bir takvim içinde önceden duyurulmaktadır. Tüm bu sürecin sonunda 2006 yılında açık enflasyon hedefi sisteminin uygulanmasına geçilmiştir.
1 Ocak 2005’te Türk lirasından 6 sıfır atıldı, yeni Türk lirası ve yeni kuruş dolaşıma girdi. 1 Ocak 2009’da madeni paradan “yeni” kelimesi kaldırıldı. Türk lirası, banknot ve kuruş yeni tasarım ve ebatlarla dolaşıma girdi.
Halihazırda bankanın sermayesi 25.000 TL olup, 250.000 adet paya bölünmüştür. Geçen yıl sonunda (A) grubu hisseler merkez bankası sermayesinin yüzde 55,12’sini, yüzde 23,25’ini (B), yüzde 2,51’ini (C) ve yüzde 19,12’sini (D) oluşturuyordu.
25 KİŞİ BAŞKAN
Kuruluşundan bu yana 25 kişi TCMB Başkanlığı görevini yürütmüştür.
İlk cumhurbaşkanı Selahattin Çam, bu görevi 1931’den 1938’e kadar sürdürdü. Çam’dan sonra Kemal Zaim Sunel (1938-1949), Mehmet Sadi Bekter (1949-1950), Osman Nuri Göver (1951-1953), Mustafa Nail Gidel (1953-1960), Memduh Aytür (1960), İbrahim Münir Mostar (1960) -1962), Ziyaettin Kayla (1963-1966), Naim Talu (1967-1971), Memduh Güpgüpoğlu (1972-1975), Cafer Tayyar Sadıklar (1976-1978), Hakkı Aydınoğlu (1979-1981), Osman Şıklar (1981- 1984), Yavuz Canevi (1984-1986), Rüşdü Saracoğlu (1987-1993), Bülent Gültekin (1993-1994), Yaman Törüner (1994-1995), Gazi Erçel (1996-2001), Süreyya Serdengeçti (2001-2006) , Durmuş Yılmaz (2006-2011), Erdem Başçı (2011-2016), Murat Çetinkaya (2016-2019), Murat Uysal (2019-2020) ve Naci Ağbal (Kasım 2020-Mart 2021) Başkanlık görevlerinde bulundu.
Mart 2021’de Cumhurbaşkanı olarak atanan Prof. DR Şahap Kavcıoğlu, halen görevine devam etmektedir.